
Bunlar kimler midir?
En başta eski reklam afişlerini yaşam tarzı haline getirip, daima soluk bir hayatta yaşıyormuş gibi lanse eden insanlar... 2.dünya savaşında kadınları savaşa teşvik etme amacının günümüz güzellerine sülük gibi yapışmasıyla başladı bu olay. Bir motosiklet, bir elektrikli süpürge, bir sabun, bir tuzluk reklamı; kısa dalgalı saçlı, pembe yanaklı, temiz hizmetli önlükleriyle kapak kızlarıyla süslendi.
Şunu itiraf etmeliyim ki ben de bayılıyorum o eski afişlere. Hatta çoğundaki kara mizah oldukça hoşuma gidiyor. amma velakin sözüm meclisten dışarı.
Gözlerini aç kızım! 2011 yılındasın! Kimse eline sonsuz şöhret, altına Cadillac vermiyor. Gözlerini boyayan senin sahip olamadığın şeyler ve sana göstermedikleri. Zira savaş içinde, üst mevkide değil hayatta kalabilme mücadelesi verebilen bir kadın olsaydın, ne elindeki lüks sigaranla ilgilenir, ne de haftasonu plajda giyeceğin mavi beyaz çizgili mayonu düşünürdün.
Ne bileyim.. Ören bayan var mesela?
Sen günümüzün zavallı eski nesil şişme bebeğisin...
İkincisi bol dövmesi olan ve kendini sanat uğruna soyunurum mantığıyla kamera önlerine adamış İpek adlı genç kızlarımızı esefle kınıyorum.
Evet seks günümüzün en önemli hayat materyallerinden birisi... materyal demişken... alet edevat... bilirsiniz...
ama bu bir şekilde, kendini günlük yaşamda kaltak ( TDK sözlük saaaayysss; kaltak, uygunsuz davranışlarda bulunan kadın ) sıfatına sokmaya sebep olmuş genç kızlarımızla ilgili merak ettiğim bir başlık oluveriyor, bu sana gelsin ; wtf is s.e.x. ?
Bir diğer konu ise, eveeettt, dün "Devil wears Prada" filmini tekrar ve tekrar izlememden öğrendiğim kadarıyla, NewYork sınırları içinde sıfır beden 22ye denk geliyormuş. 22 ise moda sektörünü yuvarlayıp komşu mağazanın sınırlarına giydirince 32 bedene denk geliyor. ben ise teknik olarak(!) 40 beden olduğuma göre kendimi tekrar rejime sokmuyorum. Üzgünüm sevgili okurlar ama sıfır beden olacak kadar aptal değilim. Danone'nin o harika pudinglerine, anneannemin müthiş ev yemeklerine, Burger King'in Nugget Menüsüne karşı koyabileceğimi sanmıyorum. Ayrıca buradan selamlarımı iletmek istiyorum, çokça yakın gözlüklü minik dişli bir arkadaşımın, parmağını sandalyesinde parçaladığı "metalci dayı"sında kokoreç ve köfte yemeği de yeniden isteyebileceğim her an. Ayrıca ayda bir iki defa arkadaşlarla buluştuğumuz cafede Mexico City adlı ne olduğunu hala anlamadığım yemek de mükemmel. Bir vakit bulayım yine gideceğim.
Eğer ki evet şimdi rejime girdim! dediğimi duyarsanız. bilin ki bu sadece geçici bir kontrol kaybı.
Konuyu uzatmadan bağlamam gerekirse ben kamera önüne geçmeyi planlamıyorum, ben kendimi tanıştığım insanlara olmadığım biri gibi göstermeyi istemiyorum. Dışım zarif olsun, ruhum geniş?...ah, hayır teşekkür ederim, kalsın... Ben bu gece bir kadeh şampanya ve şurada duran kanepelerde idare edeceğim... Merci şekerim...
Sona yaklaşırken bir diğer başlığı dile getirmekten onur duyarımmm,
sözlükler!
İtiraf etmeliyim ki ekşi sözlüğün günümüzdeki itibarı zarar görmeyecek bir boyuta ulaştı. ama ben onca uzun uzadıya yazılan, zoraki yazıları okumaktan ciddi şekilde sıkılıyorum. ve yine itiraf etmeliyim ki google'a bir şeyler yazıp araşırmak istediğimde her halukarda karşıma önce ekşi sözlük çıkıyor, açıyorum bakıyorum, eveett. öğreniyorum. Bunun hemen ardından gelen uludagsozluk, itusozluk...
Bir sözlükler şu konulara takmıştı, içki içen kız bakire değildir, converse giyen türbanlı kız, converse giyen kız verir, metalci kız verir, çirkin kız verir, dövmesi olan kız iki biraya verir... Hayır arkadaşım, mantık sınırları çerçevesinde, eğer kızı bira içmeye götürmeye ikna edebiliyorsan, vermesi için kızın dövmesini sorgulaman yersiz bir mevzu... Dengeleri şaşırmamak gerek.. can sıkıntısında her defasında sözlük kurcalamamak gerek...
Son bir mevzu olarak, sevgili erkek arkadaşım ( kim olduğunu ve geçmişimizi hayatımda ilk defa kendime saklamayı tercih ettim... ) iyi ki sana siyaset hakkında konuşmaktansa bilim hakkında konuşmayı tercih ederim, kesinlikle çok daha yararlı, en azından insanlığa bir şey katıyor dedim... Vur dedim öldürdün... Kendimi gerizekalı gibi hissetmemek için, şimdi bu yazıyı yayınladığımda google'a "cognitive bias" yazıp kurcalamaya başlayacağım.
Ne 60'lardan fırlamış geniş omuzlu, dar ve kısa pantolonlu moda ucubesi olup retroluğun yanından bile geçemeden alnınızda retro yazısıyla dolaşın, ne de kısa küt saçlı Fransız filmlerinin sempatik oyuncuları olun... Malum, gördüğüm Fransız turistlerin yüzde 90ı karga burunluydu...
Au revoir... (;
Sophie F.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder